Tarih Sözlüğü(1)
:: Kültür - Sanat - Tarih :: Tarih
1 sayfadaki 1 sayfası
Tarih Sözlüğü(1)
(A)
Absolutizm : Mutlakıyetçilik
Aforoz : Bir Hıristiyan’a Katolik kilisesi tarafından konulan yasak. Buna göre, afaroz edilen kimse, kilise
faaliyetlerine katılamaz, Katolik mezarlığına gömülemez. Ayrıca diğer Katoliklerin bu kimse ile ilişki kurması da yasaktır.
Ağnam : Koyun ve keçi cinsi hayvanlardan alınan vergi, ağnam resmi.
Ampir : Hayvan ve insan suretlerinin sık kullanıldığı yapı üslubu. Türk ampir üslubunda insan ve hayvan
kabartmaları yerine çiçek ve yaprak süslemeleri kullanılmıştır.
Amire : Padişaha, devlete ait; resmi, tersane-i amire.
Anasır : Unsurlar. Osmanlı Devleti'nde yaşayan çeşitli etnik unsura mensup millet-i mahkümeden halka
verilen isim.
Antikite : Eski Yunan ve Roma sanatına verilen genel ad.
Aristokrasi : Soylular topluluğu; bir ülkenin yönetimini soyluların yürütmesi. Aristokrat denilen soyluların pek çok ayrıcalıkları vardır.
Arpalık : 1. Askeri sınıfından olanlara ek gelir olarak verilen mal veya para. 2. Emekli veya görevden
uzaklaştırma ücreti olarak kişilere bağlanan gelirlere verilen genel ad.
Arz : 1. Sunma. 2. Bir iş hakkında padişaha resmi evrakların sunulması, Divan-ı Hümayun toplantısının
sonuçlarını padişaha sunma.
Arz Odası : Topkapı Sarayı'nda padişahın elçileri ve sadrazamı kabul ettiği bölüm.
Asimile etmek: 1. Kendine benzetme, 2. Bir milletin başka bir milletin kültür unsurlarım yok ederek, kendi kültürünü kabul ettirmesi.
Aşiret : Bir asıldan çıkmış olup birlikte yaşayan ve birlikte konup göçen topluluk. Oymak topluluğu.
Atalet : Boş durma, duymayış, duygusuzluk.
Avarız : Olağanüstü durumlarda halktan alınan ayni, nakdi veya bedeni vergi. Zamanla genelleşmiştir.
Ayan : Bir memleketin ileri gelenleri. Özel olarak XVII. yüzyılın sonlarından itibaren Osmanlı Devleti'nde ileri
gelen yerli ailelerin nüfuz kazanmasıyla ortaya çıkan kimseler.
Azab : Osmanlıların ilk zamanlarında Türk asıllı hafif piyadelere denirdi. Ayrıca, Osmanlı deniz piyadelerine (bahriye azabı) ve bazı kale muhafızlarına (kale azabı) da denilmiştir
(B)
Bab-ı Ali : 1. Yüksek kapı, 2. Sadrazamın oturduğu konak. 3. Osmanlı hükümeti, başbakanlık.
Bac : Osmanlılarda, pazarda alınıp satılan maldan alınan vergi, bac-ı bazar. Bu ise bakana bac emini denirdi.
Balyos : Osmanlı'nın klasik döneminde Avrupa ülkelerinin elçi, general ve amirallerine verilen isim. İstanbul'daki Venedik kolonisinin başkanına da bu isim verilirdi.
Barok : XVI. ve XVII. yüzyıllarda resim, müzik ve mimarlıkta klasik sanatı takib eden bir sanat türü.
Bedesten : Kıymetli malların alış verişinin yapıldığı üstü kapalı çarşı.
Berat : Bir kimseye ayrıcalık verildiğini bildiren yazı, hüküm.
Beylerbeyi : Eyalet valisi. Askeri-idari amir. Orgenerallik rütbesine denk derece.
Birün : Topkapı Sarayı'nın Enderun dışında kalan bölümü.
Biat : Birinin hakimiyetini kabul etme, birine bağlılığını sunma.
Boy : Bir aşirette bulunan oymakların her biri.
Bürokrasi : Kalemde, dairede çalışan memurların gördükleri iş.
(C-Ç)
Cebeli : (Cebelü). Tımar sahiplerinin savaşa hazır olarak beslemek mecburiyetinde oldukları asker.
Cedit : Yeni. Nizam-ı Cedid: Yeni Düzen
Cemaat : Osmanlılar'da bir dine bağlı olarak yaşayan dini toplulukların her biri.
Cenah : Ordunun merkeze göre iki yanından her biri.
Cihad : İslamiyet’te kutsal savaş.
Cizvit : Katolik mezhebini koruyup yaymak amacıyla kurulan Hıristiyan tarikatı.
Cizye : Müslüman olmayanlardan alınan vergi.
Cülus bahşişi : Padişahın tahta çıktığında dağıtılan bahşiş.
Çelebi : Osmanlı Türklerinde kullanılan unvanlardan biri.
Çıkma : Saray hizmetlerinde bulunanların/saray dışındaki hizmetlerde görevlendirilmesi, Acemi Ocağı'nda
yetişenlerin Saray'ın dış hizmetlerinde Kapıkulu süvarileri'nde veya devletin diğer hizmetlerinde görevlendirilmesine verilen ad. Sancağa çıkma: Şehzadelerin sancaklarda görevlendirilmeleri.
Çiftbozan : Toprağını bırakıp izinsiz başka yerlere (şehirlere) giden çiftçi. Bu suçu işleyenlerden alınan cezaya
çiftbozan resmi denirdi.
(D)
Dar'ül-fünun :Fenler evi, üniversite.
Darbhane-i Amire :Para basılan yer. (Para basma yetkisi devlete aittir.)
Darphane : (darb-hane). Para basılan, sikke dökülen yer.
Darüşşifa : Hastane, sağlık evi.
Denge politikası : Bir devletin, güçlü devletlerin konumu, nüfuzunu gözeterek uyguladığı politika. Günün şartlarına göre, büyük devletten birinin tarafını tutma. Osmanlı Devleti, zaman zaman Fransa, İngiltere, Rusya ve Almanya karşısında böyle bir politika takip etmiştir.
Derbend : Önemli geçitlerin korunması için görevlendirilen kişiler ve bunların teşkilatına verilen isim.
Derviş : Herhangi bir tarikat şeyhine bağlanıp o tarikatın kurallarına göre nefsini terbiye eden kimse.
Despotizm:Bir ülkeyi zora ve baskıya dayanarak yönetme anlayışı, istibdat
Devalüasyon :. Para değerinin, altın veya yabancı bir paraya göre, düşürülmesi.
Dogmatizm (dogmatizm) Birtakım düşünceleri her zaman için geçerli ve değişmez doğrular olarak kabul ve bunlara dayanarak hükümler çıkaran görüş. Nasçılık.
Dünyevi: Dünya ile ilgili, dünyalık.
Duyün-ı Umumiye: (genel borçlar, demektir). Osmanlı Devletinin borçlarını ödemek üzere ayırdığı çeşitli vergi gelirlerini toplayan yönetim birimi
(E)
Ehl(ehil) : Bir şeyi elinde bulunduran, bir yerde oturan, muktedir ve becerikli olan.
Eklektik : Seçmecilik. Çeşitli görüşlerden seçilmiş fikirleri bir araya toplama.
Emin : Güvenilir (kimse) demektir. Osmanlı Devleti'nde bazı memuriyetlere bu unvan verilmiştir. Şehremini (Belediye başkanı) gibi.
Endülüjans: Hıristiyanlıkta, kişileri para karşılığında günahtan arındırma işlemi.
Enflasyon : Piyasada dolaşan para miktarının çokluğu yüzünden paranın alım gücünün düşmesi ve buna bağlı olarak mal ve hizmet fiyatlarının yükselmesi şeklinde ortaya çıkan ekonomik durum, pahalılık,
Engizisyon: Ortaçağ'da, Katolikler tarafından, dini" kurallara karşı gelenleri cezalandırmak üzere kurulan kilise mahkemeleri.
(F)
Feodalite : Ortaçağ Avrupa'sında toprağı ve üzerinde yaşayan köylüleri bir kişinin malı sayan rejim, derebeylik. Bu sisteme feodalizm denir.
Ferman : Bir kararın yerine getirilmesi veya bir uygulamanın kurallarının konması için padişah tuğrası çekilmiş ve özel şekilde yazılmış padişah emri, buyrultu. Fermanlar, örf/ hukuk kurallarını oluştururdu.
Fetva : Herhangi bir dava veya mesele hakkında, İslam dininin görüşlerini açıklamak üzere, müftü tarafından
verilen hüküm. Fetvalar yazılı olarak verilir ve bunlar kadı kararlarına esas olurdu.
Fıkıh (fıkh) : İslam dini hükümlerinin uygulanışı ile ilgili meseleleri ele alan ilim, İslam hukuku ilmi (ilm-i fıkh)
(G)
Gayri Müslim ; Müslüman olmayan.
(H)
Hadis : Hz. Muhammed'in mübarek sö2ü, yaptığı iş ve davranışı.
Halffe : Hz. Muhammed'in vekili olarak Müslümanların lideri ve şeriatın koruyucusu olan kimse
Hammadde : işlenmemiş, tabii halde bulunan madde (maden, ağaç, bitki)
Han : Yolda veya şehirde yolcuların ve yabancıların konaklamaları için yapılmış bina.
Hanedan : Soylu ve büyük aile. Hanedan-ı Al-i Osman: Osmanoğulları sülalesi.
Haraç : Müslüman olmayanların ödemekle yükümlü oldukları vergi. İslami vergilerdendir. Toprak mülkiyetine
dayalı olarak alınırdı.
Hassa : Hükümdara ait, onun şahsına bağlı. Hazine-i Hassa: Padişah hazinesi, iç Hazine.
Hat : Çizgi, yazı. Hatt-ı Hümayun: Padişah tarafından bir işin yapılmasını emreden ve halkın huzurunda
okunan fermanı. Gülhane Hatt-ı Hümayunu.
Hidiv : Mısır valisine verilen unvan. Hidivlik babadan oğula geçerdi.
Humbara : Havan topuyla atılan demirden mermi. Humbaracı : Humbara atan havan topunu kullanan askerr sınıf.
Hümanizm : 1. Grek ve Lalin medeniyetleri seven, onların canlandırılmasını isteyen 2. İnsan sevgisini esas alan düşünce.
Hümayun : Devlet ve saltanat sahibi padişaha ait olan, onunla ilgili olan.
Hegemonya : Bir devletin bir başka devlet üzerinde kurduğu baskı. İkinci devletin bağımsızlığını büyük ölçüde ortadan kaldırır.
Absolutizm : Mutlakıyetçilik
Aforoz : Bir Hıristiyan’a Katolik kilisesi tarafından konulan yasak. Buna göre, afaroz edilen kimse, kilise
faaliyetlerine katılamaz, Katolik mezarlığına gömülemez. Ayrıca diğer Katoliklerin bu kimse ile ilişki kurması da yasaktır.
Ağnam : Koyun ve keçi cinsi hayvanlardan alınan vergi, ağnam resmi.
Ampir : Hayvan ve insan suretlerinin sık kullanıldığı yapı üslubu. Türk ampir üslubunda insan ve hayvan
kabartmaları yerine çiçek ve yaprak süslemeleri kullanılmıştır.
Amire : Padişaha, devlete ait; resmi, tersane-i amire.
Anasır : Unsurlar. Osmanlı Devleti'nde yaşayan çeşitli etnik unsura mensup millet-i mahkümeden halka
verilen isim.
Antikite : Eski Yunan ve Roma sanatına verilen genel ad.
Aristokrasi : Soylular topluluğu; bir ülkenin yönetimini soyluların yürütmesi. Aristokrat denilen soyluların pek çok ayrıcalıkları vardır.
Arpalık : 1. Askeri sınıfından olanlara ek gelir olarak verilen mal veya para. 2. Emekli veya görevden
uzaklaştırma ücreti olarak kişilere bağlanan gelirlere verilen genel ad.
Arz : 1. Sunma. 2. Bir iş hakkında padişaha resmi evrakların sunulması, Divan-ı Hümayun toplantısının
sonuçlarını padişaha sunma.
Arz Odası : Topkapı Sarayı'nda padişahın elçileri ve sadrazamı kabul ettiği bölüm.
Asimile etmek: 1. Kendine benzetme, 2. Bir milletin başka bir milletin kültür unsurlarım yok ederek, kendi kültürünü kabul ettirmesi.
Aşiret : Bir asıldan çıkmış olup birlikte yaşayan ve birlikte konup göçen topluluk. Oymak topluluğu.
Atalet : Boş durma, duymayış, duygusuzluk.
Avarız : Olağanüstü durumlarda halktan alınan ayni, nakdi veya bedeni vergi. Zamanla genelleşmiştir.
Ayan : Bir memleketin ileri gelenleri. Özel olarak XVII. yüzyılın sonlarından itibaren Osmanlı Devleti'nde ileri
gelen yerli ailelerin nüfuz kazanmasıyla ortaya çıkan kimseler.
Azab : Osmanlıların ilk zamanlarında Türk asıllı hafif piyadelere denirdi. Ayrıca, Osmanlı deniz piyadelerine (bahriye azabı) ve bazı kale muhafızlarına (kale azabı) da denilmiştir
(B)
Bab-ı Ali : 1. Yüksek kapı, 2. Sadrazamın oturduğu konak. 3. Osmanlı hükümeti, başbakanlık.
Bac : Osmanlılarda, pazarda alınıp satılan maldan alınan vergi, bac-ı bazar. Bu ise bakana bac emini denirdi.
Balyos : Osmanlı'nın klasik döneminde Avrupa ülkelerinin elçi, general ve amirallerine verilen isim. İstanbul'daki Venedik kolonisinin başkanına da bu isim verilirdi.
Barok : XVI. ve XVII. yüzyıllarda resim, müzik ve mimarlıkta klasik sanatı takib eden bir sanat türü.
Bedesten : Kıymetli malların alış verişinin yapıldığı üstü kapalı çarşı.
Berat : Bir kimseye ayrıcalık verildiğini bildiren yazı, hüküm.
Beylerbeyi : Eyalet valisi. Askeri-idari amir. Orgenerallik rütbesine denk derece.
Birün : Topkapı Sarayı'nın Enderun dışında kalan bölümü.
Biat : Birinin hakimiyetini kabul etme, birine bağlılığını sunma.
Boy : Bir aşirette bulunan oymakların her biri.
Bürokrasi : Kalemde, dairede çalışan memurların gördükleri iş.
(C-Ç)
Cebeli : (Cebelü). Tımar sahiplerinin savaşa hazır olarak beslemek mecburiyetinde oldukları asker.
Cedit : Yeni. Nizam-ı Cedid: Yeni Düzen
Cemaat : Osmanlılar'da bir dine bağlı olarak yaşayan dini toplulukların her biri.
Cenah : Ordunun merkeze göre iki yanından her biri.
Cihad : İslamiyet’te kutsal savaş.
Cizvit : Katolik mezhebini koruyup yaymak amacıyla kurulan Hıristiyan tarikatı.
Cizye : Müslüman olmayanlardan alınan vergi.
Cülus bahşişi : Padişahın tahta çıktığında dağıtılan bahşiş.
Çelebi : Osmanlı Türklerinde kullanılan unvanlardan biri.
Çıkma : Saray hizmetlerinde bulunanların/saray dışındaki hizmetlerde görevlendirilmesi, Acemi Ocağı'nda
yetişenlerin Saray'ın dış hizmetlerinde Kapıkulu süvarileri'nde veya devletin diğer hizmetlerinde görevlendirilmesine verilen ad. Sancağa çıkma: Şehzadelerin sancaklarda görevlendirilmeleri.
Çiftbozan : Toprağını bırakıp izinsiz başka yerlere (şehirlere) giden çiftçi. Bu suçu işleyenlerden alınan cezaya
çiftbozan resmi denirdi.
(D)
Dar'ül-fünun :Fenler evi, üniversite.
Darbhane-i Amire :Para basılan yer. (Para basma yetkisi devlete aittir.)
Darphane : (darb-hane). Para basılan, sikke dökülen yer.
Darüşşifa : Hastane, sağlık evi.
Denge politikası : Bir devletin, güçlü devletlerin konumu, nüfuzunu gözeterek uyguladığı politika. Günün şartlarına göre, büyük devletten birinin tarafını tutma. Osmanlı Devleti, zaman zaman Fransa, İngiltere, Rusya ve Almanya karşısında böyle bir politika takip etmiştir.
Derbend : Önemli geçitlerin korunması için görevlendirilen kişiler ve bunların teşkilatına verilen isim.
Derviş : Herhangi bir tarikat şeyhine bağlanıp o tarikatın kurallarına göre nefsini terbiye eden kimse.
Despotizm:Bir ülkeyi zora ve baskıya dayanarak yönetme anlayışı, istibdat
Devalüasyon :. Para değerinin, altın veya yabancı bir paraya göre, düşürülmesi.
Dogmatizm (dogmatizm) Birtakım düşünceleri her zaman için geçerli ve değişmez doğrular olarak kabul ve bunlara dayanarak hükümler çıkaran görüş. Nasçılık.
Dünyevi: Dünya ile ilgili, dünyalık.
Duyün-ı Umumiye: (genel borçlar, demektir). Osmanlı Devletinin borçlarını ödemek üzere ayırdığı çeşitli vergi gelirlerini toplayan yönetim birimi
(E)
Ehl(ehil) : Bir şeyi elinde bulunduran, bir yerde oturan, muktedir ve becerikli olan.
Eklektik : Seçmecilik. Çeşitli görüşlerden seçilmiş fikirleri bir araya toplama.
Emin : Güvenilir (kimse) demektir. Osmanlı Devleti'nde bazı memuriyetlere bu unvan verilmiştir. Şehremini (Belediye başkanı) gibi.
Endülüjans: Hıristiyanlıkta, kişileri para karşılığında günahtan arındırma işlemi.
Enflasyon : Piyasada dolaşan para miktarının çokluğu yüzünden paranın alım gücünün düşmesi ve buna bağlı olarak mal ve hizmet fiyatlarının yükselmesi şeklinde ortaya çıkan ekonomik durum, pahalılık,
Engizisyon: Ortaçağ'da, Katolikler tarafından, dini" kurallara karşı gelenleri cezalandırmak üzere kurulan kilise mahkemeleri.
(F)
Feodalite : Ortaçağ Avrupa'sında toprağı ve üzerinde yaşayan köylüleri bir kişinin malı sayan rejim, derebeylik. Bu sisteme feodalizm denir.
Ferman : Bir kararın yerine getirilmesi veya bir uygulamanın kurallarının konması için padişah tuğrası çekilmiş ve özel şekilde yazılmış padişah emri, buyrultu. Fermanlar, örf/ hukuk kurallarını oluştururdu.
Fetva : Herhangi bir dava veya mesele hakkında, İslam dininin görüşlerini açıklamak üzere, müftü tarafından
verilen hüküm. Fetvalar yazılı olarak verilir ve bunlar kadı kararlarına esas olurdu.
Fıkıh (fıkh) : İslam dini hükümlerinin uygulanışı ile ilgili meseleleri ele alan ilim, İslam hukuku ilmi (ilm-i fıkh)
(G)
Gayri Müslim ; Müslüman olmayan.
(H)
Hadis : Hz. Muhammed'in mübarek sö2ü, yaptığı iş ve davranışı.
Halffe : Hz. Muhammed'in vekili olarak Müslümanların lideri ve şeriatın koruyucusu olan kimse
Hammadde : işlenmemiş, tabii halde bulunan madde (maden, ağaç, bitki)
Han : Yolda veya şehirde yolcuların ve yabancıların konaklamaları için yapılmış bina.
Hanedan : Soylu ve büyük aile. Hanedan-ı Al-i Osman: Osmanoğulları sülalesi.
Haraç : Müslüman olmayanların ödemekle yükümlü oldukları vergi. İslami vergilerdendir. Toprak mülkiyetine
dayalı olarak alınırdı.
Hassa : Hükümdara ait, onun şahsına bağlı. Hazine-i Hassa: Padişah hazinesi, iç Hazine.
Hat : Çizgi, yazı. Hatt-ı Hümayun: Padişah tarafından bir işin yapılmasını emreden ve halkın huzurunda
okunan fermanı. Gülhane Hatt-ı Hümayunu.
Hidiv : Mısır valisine verilen unvan. Hidivlik babadan oğula geçerdi.
Humbara : Havan topuyla atılan demirden mermi. Humbaracı : Humbara atan havan topunu kullanan askerr sınıf.
Hümanizm : 1. Grek ve Lalin medeniyetleri seven, onların canlandırılmasını isteyen 2. İnsan sevgisini esas alan düşünce.
Hümayun : Devlet ve saltanat sahibi padişaha ait olan, onunla ilgili olan.
Hegemonya : Bir devletin bir başka devlet üzerinde kurduğu baskı. İkinci devletin bağımsızlığını büyük ölçüde ortadan kaldırır.
ADMİNİYE- Normal Üye
- Ruh Hali :
Mesaj Sayısı : 398
Nerden : nEReyee xD
Teşekkür : 0
Rep Puanı : 62230
Kayıt tarihi : 10/11/07
:: Kültür - Sanat - Tarih :: Tarih
1 sayfadaki 1 sayfası
Bu forumun müsaadesi var:
Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz